Diyabet, pankreastan salgılanarak kan şekerinin kullanımını düzenleyen insülin hormonu salgısının tamamen veya kısmen yetersizliği veya eksikliği sonucu meydana gelen kan şekerinin yükselmesi ile karakterize karbonhidrat, yağ ve protein metabolizmasının bozulmasıdır. Diyabet kalp krizi veya felç geçirme riskini arttırmaktadır ve böbrek, göz ve sinir hasarına yol açabilmektedir.
Tip 1, Tip2 ve gestasyonel diyabet olmak üzere 3 ana diyabet türü vardır.
Tip 1 diyabet
Yaşamın erken dönemlerinde gelişir. Vücudun bağışıklık sistemi, kan şekerini kontrol etmek için gerekli olan hormon olan insülini yapan pankreastaki hücrelere saldırdığında ortaya çıkar. Bu hastalığın başlangıcı ani gelişir. Diyet, fiziksel aktivite veya ilaçlarla önlenemez ancak kontrol altına alınabilir.
Tip 2 diyabet
Genellikle aşırı kilo veya fiziksel hareketsizliğin bir sonucu olarak, yaşamın ilerleyen dönemlerinde gelişme eğilimindedir. Diğer risk faktörleri arasında ailede diyabet öyküsü, gestasyonel diyabet öyküsü, bozulmuş glukoz metabolizması, ileri yaş ve fiziksel hareketsizlik sayılabilir. Diyabetli çoğu insanın yaklaşık %95’i tip 2 diyabetlidir.
Gestasyonel diyabet
Bu diyabet formu hamilelik sırasında gelişebilir, ancak genellikle bebek doğduktan sonra geçer. Tip 2 diyabetin daha sonraki gelişimi için bir risk faktörü olarak kabul edilir.
Diyabet tedavi edilebilir mi ?
Hiçbir diyabet genelde tedavi edilebilir olarak kabul edilmez. Diyabetin açabileceği olasılık ve komplikasyonlar en aza indirilmeyi amaçlanır. Sadece son yapılan araştırmalarda kan şekeri düzeyinin ilaca ihtiyaç duymadan yaşam tarzı değişikliği ile normal düzeye dönebildiği gözlenmiştir. Hastalığı yönetmek istiyorsak beslenme ve egzersizi bir arada bulundurmalıyız.
Diyabeti nasıl yönetebiliriz?
Sağlıklı bir kan şekeri seviyesini korumak, diyabeti yönetmenin anahtarıdır. Besleyici yiyecekleri seçmek ve porsiyon kontrolü kan şekeri seviyelerini kontrol etmenize yardımcı olabilir. Sağlıklı bir diyet uygulamak sadece kan şekeri artışlarını kontrol etmenize yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda vücudunuza uzun ve sağlıklı bir yaşam için ihtiyaç duyduğu enerjiyi verirken kan basıncınızı ve kolesterolünüzü iyileştirecektir. Besleyici seçimler de kilo vermenize yardımcı olacaktır. Ve bir diyetisyen, ihtiyacınız olan besinleri nasıl alacağınızı öğrenmenize yardımcı olabilmektedir. Ayrıca diyabeti yönetmede beslenme kadar egzersizin de önemli olduğunu unutmamalıyız.
Kilo kaybı
Tip 2 diyabette ağırlık kaybı ne kadar fazla ise kan şekerinde düzelmeler de o kadar fazla olmaktadır. Ancak korkmaya gerek yok. Vücut ağırlığının sadece %5’ini kaybetmek bile hastalığı yönetmede önemli bir etkendir.
Diyabet hastalığında nasıl beslenmeliyiz ?
- 3 ana ve 3 ara öğün olacak şekilde beslenilmelidir
- Şeker, beyaz ekmek, beyaz un, tatlı gibi rafine karbonhidrattan zengin gıdalar yerine tam tahıl, sebze, meyve kurubaklagil gibi lif içeriği yüksek gıdalar tercih edilmelidir.
- Salam, sucuk, sosis, pastırma gibi işlenmiş gıdalardan uzak durulmalıdır.
- Günde 1.5-2 Litre mutlaka su tüketilmelidir.
- Kızartma, kavurma ve yanmış yağlardan uzak durulmalıdır.
- Çoğu kişide diyabet ve yüksek kan basıncı birlikte bulunabileceğinden, ve diyabetin hipertansiyon riskini arttırdığından dolayı tuz tüketimi azaltılmalıdır ve gerektiğinde kesilmelidir.
- Mısır, patates gibi sebzelerin nişasta içerikleri fazladır. Bu nedenle şeker ve kalorileri daha yüksektir. Bundan dolayı tüketimi sınırlandırılmalıdır. Nişasta bulunduran sebzeler yerine brokoli, brüksel lahanası, biber, domates, kabak ve salata yeşillikleri gibi içerisinde nişasta bulunmayan sebzelerin tüketimi arttırılmalıdır.
Diyabet ve egzersiz
Egzersizin temel faydası kan basıncı ve kolesterol seviyelerini iyileştirici olduğu gibi kalp krizi ve felç riskini azaltmaktadır. Ayrıca kan şekerini kontrol etmeye de yardımcıdır. 30 dakikalık yürüyüş veya kuvvet antremanı vücudu insülin etkilerine karşı daha duyarlı hale getirmektedir. Tip 2 Diyabetin merkezindeki insülin direncini geçici olarak tersine çevirmektedir.
Egzersiz sırası ve sonrasında susuz kalmadığınızdan emin olmalısınız. Çünkü diyabet dehidratasyon riskini arttırmaktadır. Vücudumuzun susuz kalmaması için su tüketmeyi unutmayalım.
Egzersiz anında gelişebilecek ani kan şekeri düşüşlerini önlemek için ;
Egzersiz yaparken yanınızda şeker veya glikoz tabletleri bulundurulmalıdır.
Kan Şekeri Testi
Eğer kişi insülin iğnesi kullanan bir hasta ise egzersiz yapmadan önce mutlaka kan şekerini kontrol etmelidir.
Kişinin kan şekeri egzersizden önce 100 mg/dL ‘nin altındaysa onu arttırmak ve hipoglisemiyi önlemek için bir parça meyve veya küçük atıştırmalıklar tüketmelidir.
Uzmanlar kan şekeri 250 mg /dL ‘nin üzerinde ise egzersiz yapmama konusunda uyarmaktadır. Çünkü bu durumda yapılan egzersiz kan şekerini daha da yükseltebilmektedir. Böyle bir durumla karşılaşırsanız mutlaka doktorunuza danışmalısınız.
Hipoglisemi (Düşük kan şekeri )
Kan şekeri 70 mg/dL’nin altına düştüğünde meydana gelir. Sıklıkla şeker hastalığına bağlı olarak görülür ; ancak bir çok hastalık ve yanlış beslenme düzeni hipoglisemiye sebep olabilmektedir. Semptomlar hipogliseminin şiddetine bağlı olarak değişir, ancak genellikle sinirlilik, sinirlilik, açlık, terleme, soğuk ve yapışkan hissetme, titreme veya titreme, hızlı kalp atışı ve baş dönmesini içerir.
Erken belirtiler farkedilemez, hızlı bir şekilde tedavi edilemezse kan şekeri daha da düşmeye devam eder. Bununla birlikte uyku hali, halsizlik, bulanık görme, konuşma bozukluğu, kafa karışıklığı, sakarlık, kişilik değişikliği, kavgacılık veya sersemlik gibi davranışlarla sonuçlanabilir. Çok daha ilerleyen hipoglisemi, nöbet veya komaya sebep olabilmektedir.
Hipoglisemi durumunda ne tüketilmelidir ?
2 yemek kaşığı kuru üzüm
1.5 çay bardağı meyve suyu
3 veya 4 glikoz tableti
Kan şekerinin ani düşüşlerinde (Hipoglisemi) hangi yiyeceklerden kaçınmalıyız ?
Çikolata, fıstık ezmesi, fındık, yağlardan kaçınmalıyız. Yağlar vücutta karbonhidrat emilimini yavaşlatır bu nedenle yağlı yiyecekler kan şekerini yeterince hızlı yükseltmezler.